27 Kasım 2012 Salı




Feda..

Ondan sonra da yaşadıklarını şiire döken şairin hissettirircesine yazdığı mısralara bir göz atın.

Arasındaki farkı yakaladığın zaman 'feda' ne demektir anlarsın.

'Feda' iki dudak arasından çıkan kutsal bir kelimeyse eğer;
onun ederine paha biçilememelidir.

Yukarıdaki şair-şiir polemiğindeki gibi ya "fedayı" yalnızca yazarsın,
Ya da muhterem gibi dudaklarından düşer "feda"
Son nefesinde bile hala yaşarsın.

"Canım feda olsun sana" niye söylenir tribünde yıllardır hiç düşündün mü?
Niye bütün besteler eskir de bu "feda olsun” eskimez
Neden askerde uygun adım marşta,
"Vatan sana canım feda" cümlesi daha içten ve daha yüksek sesle bağırılır.
Çünkü " feda" iddialı bir kelimedir.
Derindir.
Anlam içermez, anlamın dibidir.
Ahde vefanın ne olduğunu bilmeyen "feda" yı nereden bilebilir ki
"Feda" için çırpınanlar bir kulaç da vefa için atabilirler mi acaba?

Futbol sektörü gözünü taraftarın cebine dikmiş durumda
Kaynak üretemiyorlar.
Taraftar getirsin versin onu istiyorlar.
Yayıncı kuruluş,
Reklam pazarları,
Sponsorlar,
Özel turnuvalar,
İddia oyunları,
Hepsinin gözü taraftarın cebinde
Buradan yola çıkarak mesela;
"Feda" tişörtleri 30 yerine 10 liraya piyasaya çıksaydı,
Paraya değil gönüllere hitap etseydi,
60 bin değil 600 bin satsaydı.
O zaman "feda" "Hep Beşiktaş,Hep Beşiktaş" siteminin hakkını ve cevabını vermiş olurdu
Ama şimdi olduğu gibi herkes ellişer, yüzer almayacak iş olsun diye sağa sola dağıtmayacaktı.
İnsanlara alın diye baskı kurulmayacaktı.
600 bin ayrı insan, 
600 bin ayrı gönül.
Sırf o "fedayı" odasına asmak için kuyruğa girseydi "feda" o zaman anlam kazanmış olurdu.
"feda" tişörtü almayanlar Beşiktaşlı değil mi?
Parası olmayıp alamayanlar?
Herkes kendine göre Beşiktaşlıdır.
Deplasmanda ip olmadığından flamamızı asamazken, ayakkabısındaki bağcığı çıkartıp
Alın bunla bağlayın diyen de Beşiktaşlıdır ."feda" tişörtü alan da.
"feda" tişörtü alamayan da.

O yüzden kimsenin Beşiktaşlılığını ölçemezsiniz
Nedir bu insanları yönlendirme eğilimi
Nedir bu metazori durum.(Ne zamandır kullanmıyordum değil mi arkadaşlar?)
Neyse, şimdilik bu kadar.
Bunlar benim gönlümden kopanlardı, herhangi bir amaç güderek çiziktirmedim.
Hadi hepinize kolay gelsin.


18 Haziran 2012 Alen MARKARYAN

66 Adımda Beşiktaşlı Olmak / Yol Farklı Yordam Farklı...


1Kendini bildin bileli bütün rekabetlerde haksızlıklara uğramışsan..
2Elinden şampiyonlukların çalınmışsa, ama şampiyonluğunu çalanlar temizlik bekçileri olmuşsa şimdi..
3Şike belgeselleri.. üstünden 20yıl  yani iş işten geçtikten sonra Sportif Geographic kanalarında "doğanlı şahinli" gösteriliyorsa..
4Ol doğanlar gocunmuyor,
ol şahinler erinmiyor..
ol aslanlar utanmıyorsa o belgesellerden..
5Oyuncularının yan bağları kopuyor, kaval kemikleri gözüküyor, omuzları çıkıyor, burunları kırılıyor, kafatasları çatlıyor ve
6ve bunların karşılığında rakiplerine faul ve kart verilmiyorsa hiçbir zaman..
7Ve fakat bu haksızlıklar karşısında kulübün tarafından bile korunmamış, yalnız bırakılmış ve hatta zaman zaman hedef gösterilmişsen..

8Rakipler, senin takımını kendi sahalarında zar zor yenebildiklerinde üç günlük bebeklerini alıp sahaya atlıyor ve halay çekiyorlarsa..
990 dakikalık maçın 60 dakikasını yerlerde sürünerek, 3 dakikalık uzatmanın 2 dakikasını UEFA Kupası almışçasına sevinerek geçiriyorlarsa..
10Ve hakem, oynanması gereken bu süreyi havaya bakıp ıslık çalarak görmezden geliyorsa..
11Takımının attığı golleri insan gözünün görmesi mümkün olmuyorsa zaman zaman..
122 metre ofsayttaki rakip oyuncuya dokundu diye kırmızı kartla atılmışsa tuttuğun takımın oyuncusu..
13Sahada havlayanları görmezken gözler.. senin futbolcunun küpeleri manşet manşet rahatsızlık veriyorsa birilerine..
14Koca bir sezon boyunca tek kırmızı kart görmemiş futbolcunun adı “HIRÇIN”a çıkartılıyorsa kendi yazar ağabeylerin tarafından..

15Mahpus sahte peygamberler, senin takımının maç günlerini değiştirip daha az dinlenmeni istemişlerse futbolun patronlarından..
16İtirafçı ve “hür” futbol patronları da bu komutlara uymuşlarsa seve seve..
17Memleketteki tüm pilot uygulamaların ilk kobayı sen oluyorsan..
18Ve “zararı çok oldu yav bunun” denilip bir daha uygulanmıyorsa senden sonra onlar..
19Stat kapılarında alkolmetre ile tıbbi muayeneye maruz kalıyorsan.. ve kaç olduğu bile belli olmayan bir sınırı aştığın için
20★ -6222 sayılı kanunda yeri olmadığı halde- seyir hakkından men ediliyorsan..
21Diğer kapılardan ev sahibi takım seyircileri rakı masaları hâlâ kucaklarındayken geçiyorsa..
22Bununla yasal yollardan mücadele etmeniz gerektiğini söylediğin yöneticiler seni hiç dinlemiyorsa koca bir avukatlar ordusu oldukları halde..

23Herkes haftada bir maç yaparken, sen 7 günde ortalama 2-3 maç yapıyorsan..
24Renkli rakibinin 1 ayda yaptığı süper lig maçı sayısı kadar sadece Avrupa Kupası maçı oynamışken.. 
25takımdaki sakatlıkların cezası “sağlık ekibinize” çıkıyorsa hâlâ..
26Haftada bir maç yapanlar “yoğun tempo” diye bir faktörden bahsederken..
27sen gıkını çıkartmayacak kadar uzaksan bu utanmazca işleyen mazeret sektöründen..

28Rakiplerinin “taraftar” diye yutturmaya kalktıkları,
milyonlar dökülerek alınmış kartonları ellerinde tutup
29git denilen yere giden,
dur denilen yerde duran,
eller havaya denildiğinde elleri havaya kaldıran
30 “sürü”lerden ibaret olmasına rağmen; gazetelere “muhteşem organize olan taraftar” diye geçiyorsa..
31Ve sen.. tek kuruş destek almadan ve engellenerek yaptığın HALK ORGANİZASYONLARI ile bulunduğun her ortamda harikalar yaratıyorsan..
32Ve fakat yarattığın harikalar Avrupa dergilerine çıkarken
33ulusal kanallarda ve gazetelerde duruma karşı yine bir “havaya bakıp ıslık çalma refleksi” gelişiyorsa..

34Şike soruşturmasında tutuklanıp..
telefonla adres tarif ettiği için 5 ay hapis yatan bir Güvenlik Müdürün..
35 “Ben bu futbolcuları istiyorum ama yanlış anlaşılmasın bu maç için değil..” dediği için 5 ay hapis yatan Teknik direktörün….
36ve hiç telefon görüşmesi olmadığı için(!) 5 ay hapis yatan bir Asbaşkanın varsa..
37İş bu sudan sebeplerle, sezon hazırlık kampının başından itibaren Asbaşkansız ve Teknik Direktörsüz kalmışsan..
38Hazırlık kampı yapamamışsan..
Ve bütün bunlara rağmen hiç şikâyet etmemişsen..
39Takımı emanet ettiğin emanetçi hocan bile formaya, renge, armaya aşık olmuşsa..

40Tuttuğun takım, bir Rus takımından kendi mabedinde 4 gol yiyip yenildikten sonra..
41vatandaşın olan  UEFA 2. Başkanı ve  TFF başkanı; kahvehane ağzıyla senin hakkında konuşup zevkten dört köşe halde
42ve en etik şekilde(!) dalgalarını geçmişlerse TAPELERDE beyinlerinin ve yüreklerinin çapı kadar…
43O dalgaların telefon konuşmaları ellerinin altındayken, basının hiç çıtı çıkmıyor ve havaya bakıp ıslık çalmayı seçiyorsa yine..
44Kulübünü yöneten Başkanın.. o adamlarla el sıkışıyorsa sonra.. ve hâlâ yüz yüze bakıp konuşabiliyorsa.. ve sahipleniyorsa senden çok..
45Aynı başkanın.. şike çamurunda debelenenleri kurtarmak için aynı bataklığa seni ve tüm manevî  değerlerini atmaktan çekinmiyorsa..
46Kulübün yönetimine aday olduğunu söyleyen ünlü, şanlı, namlı isimler..
47malî-idarî kongrende oy kullanacak cesaret ve âdâba bile sahip olamıyorsa..
48Salonlardan kaçarken, kulübü yönetmekten bahsedebilecek kadar binbir surat olabiliyorlarsa anlar arasında..

49Bir sabıkalıdan yaratılmaya çalışılan sahte peygambere değer biçmek için.. eski ve efsane başkanının adı,
50sahte peygamberlerle aynı pankartlara yan yana yazılıyorsa utanmadan..
51Tribünlerin.. baskı, tehdit ve kanunların sadece seni kesen en keskin yanlarıyla ezilmiş, susturulmuşsa..
52Meşale yakan koca bir tribün taraftarın 2700 kişilik biber gazına boğuluyorsa..
53Her yılın Ocak ayında hastalandırılıyor ve yeni bir operasyona maruz kalıyorsan..
54Kızarmaya mecbur sonbahar yaprakları gibi davranan rakiplerin yıldızları bir türlü kızarmıyor, 55senin oyuncunun her hareketi kasıtlı ve tehlikeli sayılıyorsa..
56Ve her önemli maç öncesi birkaç çok önemli oyuncun inanılmaz kartlarla elinden kaydırılıp gidiyorsa..
57Puan kaybettiğin maçlara atanan hakemlere baktığında, onların hemen ardındaki takımın bölgesinden olduğuna şahit oluyorsan..
58Ve yine bir Pazar akşamı, yine renklendirilmiş bir derbide,  faul olduğu tüm otoritelerce(!) reddedilen(!)
59ama örneklerinin NET FAUL, SARI kART, PENALTI olarak değerlendirildiğini defalarca gördüğün BUZ GİBİ(!) bir gol ile mağlup olmuşsan yine..
60Ve bütün bunlara rağmen.. biri Avrupa kupaları olmak kaydıyla 3 kulvarda varsan hâlâ..
61Ve bütün bunlara rağmen..
İçini acıtan bir yenilginin sabahında bile güne kalkıp gururla boynuna bağlıyorsan atkını..


62O atkının siyahı yukarıdakiler, beyazı da sensin demektir işte..
63★ Ve senin hesabın 3 puanlı değil, başkadır Beşiktaşlı..
gittiğin yol başkadır..
sevindiğin, üzüldüğün şeyler başkadır..
64O yolda yalnızsındır.
65Tek başına gittiğin bir yolda bir rakibin olamayacağı gibi, bu şartlar altında ortak ve adil bir yarıştan da bahsedilemez..
66Önüne bakıp ıslık çalarak, gittiğin yolda devam et..
Hep aradığın o ışık az ileride bak..

Kutu


Gün gelir,

 Bırak kapalının içini;
Dışındaki kapıları bile vermek istemezsin.
Sana ayrılan
C kapısını tıkış tıkış doldururken
Rakibin giriş yapacağı D kapısının anahtar deliğine sakızlar yapıştırırsın.
Bir türlü o kapı açılmasın diye.
Onlar kapıyla uğraşırken, sen neredeyse kapalıyı doldurursun.
Gün gelir,
Bedenini koyduğun o kapının önünden şimdiki gibi geçmek bile istemezsin.
Soğuturlar seni.

Gün gelir,

Kapalıya bir türlü giremeyen fenerbahçelilere ‘’kapalıya geel, kapalıya geel ‘’diye
Makara yapıp tempo tutarsın.
Ondan sonra da ‘’al sana kapalı’’ diye bağırıp, işaret parmağınla orta parmağının arasına başparmağını sokup, olayı görselleştirir; günün anlam ve önemine son noktayı koyarsın.
‘’Al sana kapalı.
’’Tek bu tezahüratta ses çıkmaz ve cevap gelmezdi.
Gün gelir,
Senin zamanında parmaklarınla oluşturduğun koreografinin aynısını sana yaparlar.
Onlar bağırmazlar ama 
Hissettirir !..
‘’Al sana kapalı’’ der, bilet fiyatlarını uçururlar,
Adına da ‘’ sistem’’ derler.

Gün gelir,

Adeta çırpınırsın, maça gireceksindir.
Bir gece önceden gelip tuvaletlere saklanırsın.
Ta ki polis araması bitip, kapılar açılıncaya kadar.
Tuvalet dediğin şimdiki kadınlar tuvaleti.
O zamanki su deposu.
Bir kalas üzerinde beklersin kapıların açılmasını.
‘’Maça giremiyorum ‘’ yoktur lügatinde,
Hele hele derbilerde.
‘’Tribüncü adam bir delik bulup maça girer ’’ kardeşim.
Kâh pide satacağım diye girer,
Kâh kaşar- ekmek, ayran...
Kâh tırmanır demirlere ölme pahasına,
Kâh bir gece evvelden yatar stadın içinde,
Ya da rakip gelene kadar beklersin kapının önünde,
Sen de giremezsin maça , ama onları da sokmazsın en azından.

Gün gelir,

Vakti zamanında kapıların anahtar deliğine yapıştırdığımız sakız, 
Şimdi onların ağzındadır.
‘’Stadın en güzel yerinde onlar oturuyor.’
’İnsan maneviyatının ırzına geçilmesidir aslında bu laf.
Sadece üzülürsün.

Gün gelir,

Kapalıya girmek için yeterli para bulamazsın.
Şapka açıp tüm kapalı kuyruğunda para toplarsın.
En az 30 kişinin bilet parası çıkar o şapkadan.

Gün gelir,

Bugünkü bilet fiyatlarında bırak para toplamayı,
Banka hesabını boşaltsan nafiledir sevdalar.
Yaşasın endüstriyel futbol !!!
Ve onun şakşakçıları !!!


Ve artık gün gelmez...

Akıl tutulması gönül tutulmasına bulaşmıştır.
Kardeşin seni sırtından vurur.
Arkandan sallar, yüzünü güneşe durur.
Canım dediklerin canını öper (!)
Korkuların esiri olmuşlardır.
Ve insanlar olanları bir film gibi seyreder.

Bense İstanbul’u seyrederim

Gözlerim ‘’KAPALI’’ .


Alen Markaryan